GüncelMakaleler

18 MAYIS |  PARTİZAN : Umut, Cüret ve Kararlılık; Kaypakkaya Yaşıyor!

Partizan, katledilişinin 48. yılını geride bıraktığımız komünist önder İbrahim Kaypakkaya'yı andı.

” Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, Amed zindanlarında işkencelere karşı 90 günlük direnişiyle coğrafyamızda, “ser verip sır vermeme” geleneğinin yaratıcısı oldu. Hayatı ve mücadelesinin bir devamı olarak sergilediği bu direniş, tıpkı düşünceleri gibi 48 yıldır rehberimiz oldu.

Aradan geçen sürede söz konusu Kaypakkaya olduğunda Türk devletinin geliştirdiği refleks, düşmanlık ve saldırganlık önder yoldaşla arasında kapanmayan bir hesap olmasındandır. Faşist diktatörlüğün, Kaypakaya’nın, isminden, resminden hatta süluetinden duyduğu korku; onun sınıf mücadelesinin kızgın ateşini harlayan, yaşayan ve düzenin temellerini hala tüm sıcaklığıyla sarsan ideolojik görüşlerindendir.” sözleriyle başlayan, “Umut, Cüret ve Kararlılık; Kaypakkaya Yaşıyor!” başlıklı açıklamada, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerinin hakim sınıflar tarafından eğilip bükülemediğine dikkat çekildi.

“Ezilenlerin tarihsel pratiğinden beslenen bunu Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimiyle yoğurup yeniden eyleme döken bir çizgide yürümüştür.”

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İbrahim Kaypakkaya; hakim sınıflar tarafından, eğilip bükülemeyen, yama yapılamayan bir devrimciliğin adıdır.

İbrahim Kaypakkaya’ya, 68 gençlik hareketi ve 71 devrimci çıkışı içinde özgün ve özel olarak duyulan bu kin, kuşkusuz Türk devletinin karakterinden besleniyor. Başka bir açıdan, Kaypakkaya yoldaşın bu karakterini, hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tüm gerçekliğiyle ortaya koymuş olmasındandır.

Kaypakkaya yoldaş, Türk devletinin üzerinde yükseldiği temellerin faşist niteliğine ilişkin analizleri ve tespitleriyle, bu temeller üzerine asalak sömürücülerin nasıl çöreklendiğini ortaya koymuştur. Dahası ve en önemlisi ezilenlerin kurtuluşu için devrimci bir program ortaya koyması, 48 yıldır bitmeyen düşmanlığın da kaynağı olsa gerektir.

Önder yoldaş, Kemalizm ve Kürt Ulusal Sorununda çağının çok ilerisindeki tespitleri ve yaklaşımlarıyla bile coğrafyamız devrimci-yurtsever hareketi içinde müstesna bir yerde konumlanmıştır. Ancak o, devrimciliğin yaşamın gerçeğinden beslenmesi gerektiğine, devriminde bu tarihsel akışa dayanarak  mümkün olabileceğine olan inancıyla; her olgu ve gelişmeyi kılı kırk yararcasına irdelen yaklaşımıyla, Türkiye toplumunun durumunu ve devrimin güzergahını analiz etmiştir. Dahası bu güzergahın lokomotifi olacak temel politik öznenin örgütlenmesine girişmiştir.

Kaypakkaya, ezilenlerin tarihsel pratiğinden beslenen bunu Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimiyle yoğurup yeniden eyleme döken bir çizgide yürümüştür.

Kaypakkaya yoldaşı, ezen ile ezilenler arasındaki hesaplaşmada, güncelliğini hiç kaybetmeyen, daima yol gösteren ve ufuk açan bir önder yapan da kuşkusuz budur! Dönemi içinde henüz ruşeym halinde çelişki ve çatışmaları bilimsel bir perspektifle okumuş ve anlamış olması da onun politik devrimciliğindeki bu yöntemin bir sonucudur.”

“Ezilenler umudu, büyük bir cüret ve kararlılıkla harlanıyor!”

Kaypakkaya’nın tüm dikkatini yaşadığı toplumun çelişkilerini anlamaya harcadığına dikkat çekilen açıklamada, onun sönmeyen bir meşale ve umut olduğunun altı çizildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Önder yoldaşın tüm dikkati, yaşadığı toplumun derinliklerine daha fazla nüfuz etmeye, çelişkilerini tespit etmeye ve bunlarla ilişkilenerek buradaki direnişin bir parçası olmaya dairdir!

O, daima en yoksulun, en fazla zulme uğrayanın, yok sayılan ve ötekileştirilenin peşindedir. Zira, özgür geleceği yaratma kavgasının burada doğacağının farkındadır.

Kaypakkaya, sınıflar mücadelesinin bugüne nasıl bir serüvenle geldiğine, bu kavganın asıl aktörlerine, bugün bunun nasıl bir biçim aldığına ve yarın da bu hesaplaşmanın izleyeceği rotaya odaklanır. O yüzden ezilenin ezileniyle, yarını kurmaya aday sınıf, tabaka ve kesimlerle ilgilidir.

Kaypakkaya tamda bu yüzden sönmeyen bir meşale ve umuttur! Kaynağını, ezilenlerin tarih boyunca dinmeyen öfkesinden, tarihi ileri taşıyan gücünden ve isyanından alan bir umuttur!

Ve Kaypakkaya bu kadim topraklardan yükselen direnişlerden gücünü alan bir cürettir. Halkın kininden ve kurtuluş umudundan beslenen, Maoizmle bilimsel bir raya oturan umudun cüretidir!

Kaypakkaya, yenilmez yegane gücün kitleler olduğu gerçeğine yaslanan; Türk-Kürt ulusları ve çeşitli milliyetlerin, Alevilerin, kadın ve LGBTİ+ların bitmeyen direnişiyle bilenen mücadele kararlığıdır! Her türlü zorluğa ve olanaksızlığa karşın ezilenlerin mücadelesini büyüten ve umudunu örgütlemek için her zaman bir yol arayan, örgütleyen, örgütlenen ve kavgaya kaygısızca atılan bir meşaledir!

Kaypakkaya; emperyalist-kapistalist sistemin, kitlelerin sokağa taşan öfkesini pandemi bahanesiyle evlere hapsetmeye çalıştığı bugünkü dünya gerçekliğinde, komünist-devrimci duruş ve tutuma dair zengin derslerle dolu bir yol göstericidir!

Emperyalistler ve onların ülkemizdeki uşakları, ezilenlerin salgında can vermesini seyre durup bunu onları daha fazla sömürmek için bir fırsata çevirmenin derdindeyken büyük bir umutsuzluk ve karamsarlığı da pompalamaktan geri durmuyor.

Sokakları militarist tahakküm altına alıp, ezilen milyonların mücadelesini zor aygıtlarıyla bastırarak özgür bir dünya umudunu salgının karanlığına gömmeye çalışıyorlar. İşçi sınıfının, emekçilerin, Kürtlerin, gençliğin, kadın ve LGBTİ+ların direnişine salgın şalı atılarak bütün baskı araçlarıyla kazanımları hedef alınıyor. Diğer yandan bunun sürgit böyle devam edeceği, faşist zulüm ve iktidarın yıkılamayacağı algısı yaratılmaya çalışılıyor. Ne var ki tüm bunlar sadece madalyonun bir yüzünü, olguların su yüzeyinde görünen yanını anlatıyor.

Oysa ki derinlerde, ezilenlerin bilincinde büyük bir değişim isteği ve öfkesi, mayalanıyor!

Ezilenler umudu, büyük bir cüret ve kararlılıkla harlanıyor!

Katledlilişinin 48. yılında önder yoldaş, biz ardıllarına, bu öfke ve değişim dinamiğiyle daha fazla buluşma; ezilenlerin mücadelesini, umudunu örgütleme bunun için de adımları sıklaştırma ve örgütlenme çağrısı yapıyor!

Nerede bir zulüm varsa Kaypakkaya orada yaşıyor ve direniyor!”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu