GüncelMakaleler

ANALİZ | Küçük Gruplar ve Büyük Bir Cüret; 1 Mayıs İradesiyle Yasakları Tanımadık!

Küçük gruplar her yerden ve her yönden geldiler, faşizmin barikatlarına yüklendiler ve “1 Mayıs yasağını tanımıyoruz” dediler. Gözaltılar yaşandıkça yeni gruplar ortaya çıktı ve barikata yüklendiler.

AKP-MHP iktidarının 1 Mayıs’ı yasaklama hamlesi, başta Taksim olmak üzere İstanbul’un çeşitli semtlerinde ve diğer illerde sokaklara çıkan işçi, emekçiler ve devrimciler tarafından cüretli bir politik çıkışla karşılandı.

Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Geçlik Meclisleri, 1 Mayıs öncesinden başlattığı kampanyayı, 1 Mayıs’a damgasını vurarak taçlandırdı. Bu, işçi sınıfı ve emekçiler açısından da pandemi gerekçesiyle kendilerine yöneltilen azgın saldırılara karşı güçlü bir umut oldu.

1 Mayıs muharebesi, Birleşik Mücadele Güçleri açısından hem birleşik mücadelenin önemi ve gerekliliğini göstermesi hem de önümüzdeki süreci daha üst boyutta örmek açısından politik bir kazanım oldu.

Rahatlıkla iddia edilebilir ki; Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Gençlik Meclisleri, küçük gruplar ve büyük bir cüretle 1 Mayıs’a yöneldi ve onun hakim sınıflar tarafından hem yasaklanması hem de içeriğinin boşaltılmasına güçlü bir yanıt oldu.

1 Mayıs günü Taksim Meydanı çevresinde küçük küçük grupların, deyim yerindeyse tıpkı bir gerilla savaşı gibi barikatlara yönelmesi, faşizmi saldırıda değil savunmada bıraktı.

1 Mayıs vesilesiyle hem Taksim’de hem de diğer illerde ortaya çıkan manzara

Cellat uyandı yatağında bir gece

‘Tanrım’ dedi ‘bu ne zor bilmece:

Öldürdükçe çoğalıyor adamlar

Ben tükenmekteyim öldürdükçe…’” şiirini hatırlattı.

Küçük gruplar her yerden ve her yönden geldiler, faşizmin barikatlarına yüklendiler ve “1 Mayıs yasağını tanımıyoruz” dediler. Gözaltılar yaşandıkça yeni gruplar ortaya çıktı ve barikata yüklendiler. Tükenmediler.

Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Gençlik Meclisleri, Taksim’de ve emekçi mahallelerde alanlara yöneldiğinde ve önüne çıkan polis engeline yüklendiğinde, polisin şaşkınlığı ve çaresizliği gaz bombasının kendi üzerinde patlamasına neden oldu. Ama devrimciler durmadılar. Bir başka grup yeniden barikata yüklendi. Sonra diğer ilerici ve devrimci gruplar…. Sonra diğer gruplar…

Cellat korkuyla kendini savunmaya aldı. En iyi bildiği şeyi yaptı; azgın polis işkencesi ve terörüne başvurdu. Ancak devrimcileri durduramadı. Küçük gruplar büyük bir cüretle 1 Mayıs’ı kazandı ve de faşizmin yasaklarına, saldırganlığına sokakta, barikat başlarında yanıt verildi.

Bu Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), Birleşik Gençlik Meclisleri(BGM) ve devrimciler açısından önemli bir moral ve politik kazanım olarak görülmelidir. Birleşik mücadelenin mayasının tuttuğu, 1 Mayıs iradesinin ortaya konulmasında ve yasağın boşa düşürülmesinde pratikte kanıtlanmış durumdadır.

İstanbul’un semtlerinde faşizmin yasaklarını tanımamak ve kitleleri 1 Mayıs’a çağırmak önemli bir pratik tutumdu. Örneğin Esenyurt’ta Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Gençlik Meclisleri’nin eyleminin faşizmin kolluk güçlerince engellenmek istenmesi, devrimci iradenin ise bunu tanımayarak eylemine devam etmesi önemliydi ve de bundan daha da önemlisi kolluk güçlerinin devrimcilere yönelik saldırısı karşısında halkın sahiplenmesi ve saldırıyı protesto etmesi dikkate değerdir.

Bunun önemli bir kazanım olduğu önümüzdeki süreçte görülecektir.

Sarıgazi’de azgın polis terörüne, işkenceli gözaltılara rağmen ortaya konan 1 Mayıs iradesinin altı çizilmelidir. Yine ifade etmek gerekir ki başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Gençlik Meclisleri’nin diğer devrimci kurumlarla birlikte ördükleri mücadele ve direniş pratiği kritik önemdedir.

Ankara ve İzmir’de küçük grupların büyük bir cüretle çeşitli semtlerde 1 Mayıs yasaklarını tanımaması, ajitasyon propaganda ile sokaklarda olması, yaratılmak istenen karanlığa önemli bir yanıt olmuştur.

Bu topraklarda devrimcilerin, her türden faşist zulme, baskıya, yasaklamaya karşı alanlarda olacakları gösterilmiş durumdadır.

Bütün Güçlerle Birleşmek ve Faşizme Yönelmek

1 Mayıs’ın dikkat çeken bir diğer yönüyse, genel olarak devrimci-demokratik güçlerin aktif olarak 1 Mayıs yasaklarını tanımamasıdır. Bu güçlerin 1 Mayıs yasağını tanımayarak 1 Mayıs’ı sahiplenmesi önemlidir. Elbette icazetçi anlayışların, faşizmin sembolik kutlamalarına tav olanların tavrı eleştirilmelidir.

Ancak asıl görülmesi ve üzerinde durulması gereken nokta, ilerici güçlerin bir kesiminin de aktif olarak 1 Mayıs’ı sahiplenmesi, sokaklarda olmasıdır. Bu durum dipten gelen dalganın, kitlelerde faşizme karşı biriken öfke ve tepkinin boyutunu gösterir durumdadır.

“Geliyor gelmekte olan” ve bu nedenle herkes kendince pozisyon almaktadır.

Birleşik Mücadele Güçleri ortaya çıkan bu durumu değerlendirecek ve 1 Mayıs sonrasındaki çalışmalarında bu verileri dikkate alacaktır. Birleşebileceğimiz bütün güçlerle birleşmek ve faşizme yönelmek temel yaklaşımımız olacaktır. 1 Mayıs iradesinin ortaya çıkardığı somut sonuçlardan biri de budur.

1 Mayıs’ın kazanılması mücadelesi göstermiştir ki, birleşik mücadelenin üzerinde yükselebileceği geniş bir zemin bulunmaktadır. Doğru bir politik tutum, net bir yaklaşım parçalı ve dağınık güçleri birleştirebilir ve hedefe yöneltebilir. Bunun zemini olduğu bir kez daha görülmüş durumdadır.

1 Mayıs İradesi Kazandı!

Faşizmin yasak ve saldırılarına rağmen 1 Mayıs iradesi sokakta ortaya konulmuştur. Bunun en önemli göstergelerinden biri R.T.Erdoğan’ın tavrıdır. Faşizmin 1 Mayıs’ı yasaklayarak, onun içeriğini boşaltarak sıradan bir bayram olarak görülmesi hamlesine sokakta yanıt olunmuştur. (İşçi sınıfının çalışmasının serbest olması ancak “bayramı”nı kutlayamaması faşizmin saçmalıklarından biri olsa da bu saçmalığa da sokaklarda yanıt verilmiştir.)

Bu durum bizzat R.T.Erdoğan tarafından görülmüş olacak ki, 1 Mayıs’ın akşamında Saray sofrasından inerek “işçilerle iftar” yapma şovu sergileme ve bir açıklama yapma ihtiyacı görmüştür:

R.T.Erdoğan özenle hazırlanmış iftar şovunda: “Başbakanlığım döneminde Emek ve Dayanışma Günü olarak 1 Mayıs’ı biz ilan ettik. Bu bizim işçi kardeşlerimizle, emekçi kardeşlerimizle olan dayanışmamızın en büyük ispatıdır. Ama bunu lafını yapıp maalesef bunu farklı eylemlere dönüştüren, yine bugün de olduğu gibi bazı aşırı terörist gruplar, bu güzel günü anlamsız hale getirmenin gayreti içerisine giriyorlar” ifadelerini kullanmak zorunda kalmıştır.

Açıklamadaki tutarsızlık bir yana, R.T.Erdoğan’a bu sözleri söyleten, 1 Mayıs’ın kazanılmış olmasıdır. R.T.Erdoğan “1 Mayıs’ı biz yasallaştırdık” derken pandemi gerekçesiyle 1 Mayıs’ı yasakladıklarını ise anlatmamaktadır. Daha da önemlisi bu yasağa karşı çıkanları ve tanımayanları bildik “aşırı terörist gruplar” olarak tanımlamaktadır. R.T.Erdoğan’ın bu sözleri sarf etmek zorunda kalması, 1 Mayıs yasağının paçavraya çevrilmesi nedeniyledir.

Sistem sıkışmıştır ve daha fazla yalan söylemeye, daha fazla “halkla ilişkiler şovu” sergilemeye ihtiyaç duymaktadır. 1 Mayıs günü estirilen faşist terör sonucunda işkenceyle gözaltına alınan 255 kişi olmasına, kiminin kolunun, kiminin başının yarılmasına rağmen R.T.Erdoğan; “Hamdolsun son aldığım bilgilere göre de Türkiye genelinde herhangi bir ağır sayılabilecek yani yaralama, vesaire gibi bir olay bugün cereyan etmedi” diyebilmektedir.

2021 1 Mayıs’ı kazanılmıştır. Bu kazanımın sadece Türkiye’de olmadığını da vurgulamak gerekir. Avrupa’da da Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen örgütlerin katkılarıyla birçok ülkede kitlesel 1 Mayıs’lar örgütlenmiştir. Bu 1 Mayıs’ların örgütlenmesinde birleşik devrimci pratiğin önemli bir etkisi olmuştur.

Her yerde hakim sınıfların pandemi gerekçesiyle işçi sınıfına ve halklara dayatılan yasaklamalara, gerici faşist uygulamalara karşı alanlara çıkılmış ve 1 Mayıs sahiplenilmiştir.

1 Mayıs’ta Birleşik Devrimci Mücadelemizle işçi sınıfının taleplerini yasaklara rağmen sokakta ortaya koyduk, 1 mayıs’ı kazandık. Şimdi bu politik kazanımımızı daha da yükseltme, kitlelerin içinde biriken öfkeyle birleşme ve bu öfkeyi faşizmin temellerini sarsacak şekilde yürüme zamanı! Şimdi cüretimizi daha da büyütme zamanı!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu